MİRASIN REDDİ
Miras hukuku, bireylerin vefatı sonrası mal varlıklarının nasıl dağıtıldığını düzenleyen önemli bir hukuk dalıdır. Miras hukukunun önemli kavramlarından biri olan mirasın reddi, mirasçıların belirli koşullar altında miras kabul etme yükümlülüğünden vazgeçme hakkını ifade eder. Miras bırakanın borçlarının varlığı, mirasın külfetli olması gibi durumlarda mirasçı yahut mirasçılar, miras hakkından feragat etmek isteyebilir. İşte bu noktada mirasın reddi kavramı gündeme gelecektir.
Mirasın reddi, mirasçının, miras bırakanın ölümünden sonra kendisine intikal eden miras hakkından feragat etmesi anlamına gelir. Basitçe ifade etmek gerekirse, bir mirasçının kendisine düşen mirası kabul etmek yerine reddetme hakkını kullanmasıdır. Bu hak, mirasçıyı miras bırakanın borçlarından sorumlu olmaktan kurtarır. Konuyla ilgili olarak Türk Medeni kanununda belirlenen usul ve esaslara dikkat etmek mağduriyet yaşamamak adına önemlidir. Şöyle ki, mirasın reddi Türk Medeni Kanunu m. 605 ve devamında düzenlenmiştir. İlgili maddeler;
1. Ret Beyanı
Madde 605 -Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler. Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.
2. Süre
a. Genel Olarak
Madde 606 - Miras, üç ay içinde reddolunabilir.
Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.
b. Terekenin yazımında
Madde 607- Koruma önlemi olarak terekenin yazımı hâlinde mirası ret süresi, yasal ve atanmış mirasçılar için yazım işleminin sona erdiğinin sulh hâkimi tarafından kendilerine bildirilmesiyle başlar.
3. Ret hakkının geçmesi
Madde 608- Mirası reddetmeden ölen mirasçının ret hakkı kendi mirasçılarına geçer.
Bu mirasçılar için ret süresi, kendilerinin mirasbırakanına mirasın geçtiğini öğrendikleri tarihten başlar. Ancak bu süre, kendilerinin mirasbırakanından geçen mirasın reddi için mirasçıya tanınan süre dolmadıkça sona ermez.
Ret sonucunda miras daha önce mirasçı olmayanlara geçerse; bunlar için ret süresi, önceki mirasçılar tarafından mirasın reddedildiğini öğrendikleri tarihten işlemeye başlar.
Mirasın reddi, genellikle mirasın borçlarının varlıklarından fazla olması veya mirasçının çeşitli nedenlerle bu mirası kabul etmek istememesi gibi durumlarda ortaya çıkar. Mirasın reddedilmesinin başlıca nedenleri şunlardır;
Murisin Borçları: Miras bırakanın önemli miktarda borcu olması, mirasçıların bu borçlardan sorumlu hale gelmelerini önlemek için mirası reddetmelerine neden olabilir. Ayrıca murisin bilinmeyen borçlarının olabileceği durumu da bu hususta önem teşkil edecektir. Miras bırakanın tüm borçlarının bilinmemesi veya gelecekte ortaya çıkabilecek yeni borçların endişesi, mirasçıları tedirgin ederek reddi mirasa yönlendirebilir.
Mirasın Külfetli Olması: Mirasın yönetimi veya bakımı zor ve masraflı ise mirasçı, bu külfetten kurtulmak için mirası reddedebilir.
Mirasın Değeri: Mirasın değeri, mirasçının beklentilerinin altında kalabilir veya mirasçının maddi durumuna katkı sağlamayabilir.
Ailevi Sorunlar ve Kişisel Nedenler: Miras bırakan ile mirasçılar arasında yaşanan anlaşmazlıklar veya miras paylaşımı konusunda ortaya çıkan sorunlar, mirasın reddedilmesine yol açabilir. Ayrıca mirasçı, kişisel nedenlerle mirası kabul etmek istemeyebilir. Örneğin, miras bırakanın mal varlığı ile ilgili ahlaki kaygılar veya dini inançlar, reddi mirasa neden olabilir.
Vergisel Nedenler: Veraset ve intikal vergisi gibi mirasa dair vergiler kapsamında yükümlülükler, mirasçının reddi mirası tercih etmesine neden olabilir.
Mirasın reddinin şekli, temel olarak Türk Medeni Kanunu m. 609'da düzenlenmiş olup ilgili madde hükmünde;
Reddin şekli
Madde 609- Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır.
Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Sulh hâkimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder.
Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir. Tutanağın ve kütüğün nasıl tutulacağı Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.
şeklinde düzenlenmiş olup mirasçı, miras bırakanın ölümünü öğrendiği tarihten itibaren üç ay içinde miras reddi davası açmalıdır. Üç aylık sürenin hak düşürücü olması sebebiyle bu süre aşılırsa, mirasçı zımnen mirası kabul etmiş sayılır.
Miras reddi davası, mirasçının yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesinde açılır. Davada, mirasçının reddi talebi ve bu talebin gerekçeleri belirtilir. Mahkeme, yapılan inceleme sonucunda mirasın reddi kararını verir. Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.
Mirasın reddi, önemli hukuki sonuçlar doğurur:
Mirasın reddi halinde mirası reddeden mirasçı, mirasbırakandan önce ölmüş gibi sayılacak ve mirasçılar mirası reddeden gözardı edilerek belirlenecektir. Dolayısıyla mirasın reddi halinde mirası reddeden mirasçılar geçmişe etkili olarak mirasçılık sıfatını kaybecektir. Bu sebeple saklı paylarda tasarruf oranı, reddeden mirasçı yokmuş gibi hesaplanacaktır.
Örnek 1: Mirasbırakanın yalnızca çocukları var ise çocuklardan birinin mirası reddi halinde diğerlerinin saklı pay oranı değişmeyecektir. Çünkü muris vefatında bir çocuğa da sahip olsa beş çocuğa da sahip olsa bütün miraspayının ½’si çocukların saklı payıdır. Fakat Mirası reddeden çocuğun altsoyu yoksa diğer mirasçıların payları oransal olarak artacaktır fakat terekenin içerisindeki mevcut saklı paylı miras payı oranı itibariyle yine ½ kalacaktır. Diğer mirasçıların miras paylarında artış olması için mirası reddeden çocuğun altsoyunun olmaması gerekir.
Örnek 2: Mirasbırakan öldüğünde 2. miras zümresindede yalnızca annesi hayattaysa ve 1. zümrede mirasbırakanın oğlu hayatta ise oğlunun mirası reddetmesi halinde saklı pay oranı değişecektir. Şöyle ki, oğlu mirasçıyken saklı pay oranı ½’dir. Fakat murisin oğlu mirası reddederse bu sefer Annesi mirasçı olacaktır ve ¼ oranında saklı paya sahip olacaktır. Murisin oğlu tarafından mirasın reddi öncesinde ½ olan mirasbırakanın tasarruf oranı mirasın reddinden sonra ¾’e çıkmış olacaktır.Dolayısıyla mirası ret halinde temel ilkemiz; mirası reddeden kişi, mirasbırakandan önce ölmüş gibi kabul edilir ve tüm hesaplamalar buna göre yapılırdır.
Gerçek Reddi: Mirasçının, mirasın açıldığını öğrendiği tarihten itibaren üç ay içinde yukarıda bahsettiğimiz usullere uyarak yaptığı reddir. TMK m.609 uyarınca mirasçıların yazılı veya sözlü olarak mirası reddettikleri yönündeki kayıtsız ve şartsız beyanlarını Miras bırakanın son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesine bildirmeleri ile miras reddedilmiş kabul edilir.
Hükmen Reddi: Mirasın borca batık olması nedeniyle mahkeme kararıyla reddedilmesidir. Bu borca batık olma durumu miras bırakanın ölümü anında borçlarını ödemekten aciz durumda olması ve ödemeden aczinin açıkça belli olması ya da Borçlarını ödemeden aczinin resmen tespit edilmiş olmasına bağlıdır.
Mirasın reddi, mirasçının hukuki bir hakkıdır. Ancak bu hakkın kullanımı, önemli hukuki sonuçlar doğurur. Bu nedenle, mirasın reddi konusunda bir avukata danışmak, haklarınızı korumak açısından büyük önem taşır.
Unutmayın: Miras hukuku, oldukça karmaşık bir alandır ve her durum farklılık gösterebilir. Bu makalede yer alan bilgiler genel bir çerçeve çizmek amacıyla verilmiştir ve hukuki tavsiye olarak değerlendirilmemelidir.
Sunulan reddi miras dilekçe örneği, genel bir çerçeve sunmakla birlikte, her miras davası farklı hukuki ve kişisel durumları içerir. Bu nedenle, bu örnekteki bilgilerin sizin durumunuza tam olarak uymayabileceğini unutmayın. Yanlış veya eksik bir dilekçe, miras reddi talebinizin reddedilmesine neden olabilir. Bu hassas konuda bir avukattan hukuki destek almanız, haklarınızı korumanız açısından büyük önem taşımaktadır.
_______ (NÖBETÇİ) SULH HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
DAVACI : (Mirası Reddecek Mirasçı İsim Soyisim, T.C. Kimlik No, Adres)
VEKİLİ : (Avukatınız var ise Buraya yazılacak)
DAVALI : Hasımsız
KONU : Reddi miras talebimize ilişkin dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR:
Muris _____ (TCKN: ) _____ tarihinde vefat etmiştir. Davacının mirasçısı olan tarafımca Türk Medeni Kanununun 606. maddesi uyarınca, murisin vefat tarihinden itibaren 3 aylık yasal süre içerisinde Sayın Mahkemenize reddi miras talebim için başvuru zaruretim doğmuştur. İşbu sebeple, tarafıma Muris ____ 'den intikal eden mirası kayıtsız ve şartsız redditiğimi Sayın Mahkemeniz huzurunda da beyan ediyorum. Mirasın kayıtsız ve şartsız olarak reddedildiğinin tespit ve tesciline karar verilmesini Sayın Mahkemenizden saygılarımla talep ederim.
DELİLLER : Delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla; Ölüm Belgesi (EK-1), Mirasçılık Belgesi (EK-2), Nüfus Kayıt Örneği (EK-3), Nüfus Kayıtları (Celbi talep olunur), Tanık, Bilirkişi, Yemin ve sair diğer deliller.
NETİCE-İ TALEP : Yukarıda da açıkça belirttiğimiz üzere __________T.C. Kimlik Numaralı Muris ___’nın mirasını reddettiğimin tespitini ve tescilini Sayın Mahkemenizden talep ederim. ( Tarih: ____/___/_____ )
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 15.06.2020 tarihli ve 2016/13361 E., 2020/3657 K. sayılı kararı
Talep edenler vekili tarafından, 21/08/2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın gerçek reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Talep eden ... Yönetim A.Ş. vekilinin talebinin reddine dair verilen 20/04/2016 günlü ek kararın Yargıtayca incelenmesi talep eden ... Yönetim A.Ş. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, terekenin tasfiyesi isteğine ilişkindir.
Talep eden vekili, Yapı Kredi Bankası A.Ş.’ye borcu olan ...’in 15.06.2014 tarihinde vefat ettiğini, sözkonusu borcu temlik aldıklarını, murisin mirasçıları olarak eşi ... ile çocukları ... ve ...’in kaldıklarını, ancak mirasçıların Karşıyaka Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/985 Esas 2014/960 Karar sayılı dosyasında muris ...’in mirasını reddettiklerini, ancak murisin terekesinin resmi tasfiyesinin yapılmadığını, borçlu muris ...’in terekesinin iflas hükümlerine göre tasfiyesinin yapılmasını istemiştir.
Mahkeme, 20.04.2016 tarihli ek karar ile talebin ayrı bir davayı gerektirdiği gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir.
Hükmü, talep eden vekili temyiz etmiştir.
Mirasbırakan 15.06.2014 tarihinde evli ve çocuklu olarak vefat etmiş, en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından miras, Karşıyaka Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/985 Esas 2014/960 Karar sayılı ilamı ile reddolunmuştur.
Ölenin en yakın mirasçıları tarafından reddedilen miras, Sulh Hakimi tarafından iflas hükümlerine göre resmi tasfiye yoluna gidilir. (20.09.1959 t. 4/10 sayılı YİBK)
4721 sayılı TMK'nın 612. maddesi uyarınca mirasın gerçek reddini tespit ve tescil edip başka mirasçı bulunmadığını gören mahkemenin terekeyi resen iflas hükümlerine göre tasfiye etmesi gerekir.
Alacaklı, her ne kadar terekenin iflas yoluyla tasfiyesini talep etmişse de Karşıyaka Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/985 Esas 2014/960 Karar sayılı dosyası üzerinden borçlu (murisin) en yakın mirasçılarının tamamı tarafından miras reddedilmiş olduğundan alacaklının TMK'nin 612. maddesi uyarınca mirasın reddini tespit eden mahkemeyi harekete geçirmeye yönelik bir talep olup, bu dava dosyası üzerinden mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesine karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle talep eden vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 20.04.2016 tarihli ek kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 15.06.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 24.09.2019 tarihli ve 2016/11689 E., 2019/5675 K. sayılı kararı
Talep eden tarafından 30.11.2015 gününde verilen dilekçe ile mirasın gerçek reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 02.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Talep eden tarafından kendi adına asaleten ...’ya velayeten verilen dilekçe ile muris ...’nın 28.09.2015 tarihinde vefat ettiğini, mirasbırakanın mirasını kayıtsız ve şartsız olarak reddettiğini açıklayarak mirasın reddi isteminin tespit ve tescilini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Hüküm, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
TMK'nun 605/1 maddesi uyarınca hasımsız olarak açılan mirasın gerçek reddine ilişkin iş bu davada yerel mahkemenin görevi; isteğin süresinde olup olmadığı ve reddedenin mirasçılık sıfatının bulunup bulunmadığının tespiti ile süresinde başvuru ve usulüne uygun bir talep bulunduğu takdirde TMK.nun 609. maddede gösterilen usulde işlem yapmaktan ibarettir. Bilindiği üzere, mirasın kayıtsız şartsız reddine ilişkin beyan; bozucu yenilik doğurucu niteliktedir. Bu beyan sulh mahkemesine ulaşmakla sonuç doğurur. Bu nedenle, mirasın kayıtsız şartsız reddine ilişkin dilekçe sulh hakimine ulaştıktan sonra, davacıların ayrıca duruşmaya gelmesine ilişkin bir yasal zorunluluk bulunmadığı halde; davacıların açılan duruşmaya takip etmediği ve üç ay içinde dosyanın yenilenmediği gerekçesiyle HMK.nun 150/5. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Ayrıca, ... kendi adına asaleten, 03.07.2014 doğumlu ...’ya velayeten mirasın reddi için bu davayı açmıştır. Annenin hukuki yararı ile çocuğun hukuki yararı çatışmaktadır. Mahkemece Medeni Kanunun 426/2. maddesi uyarınca 03.07.2014 doğumlu ... için kayyım tayin ettirilmesi, davanın kayyım tarafından devam ettirilmesi ve gösterdiği takdirde delillerinin toplanması gerekir.
Yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmeksizin karar verilmiş olması nedeni ile kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 24.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 17.05.2021 tarihli ve 2018/4832 E., 2021/3226 K. sayılı kararı
Talep eden vekili tarafından, davalılar aleyhine 12/07/2012 gününde verilen dilekçe ile mirasın reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin yetkisizliğine dair verilen 01/12/2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi talep eden vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Talep, mirasın gerçek reddin tespitine ilişkindir.
Talep eden vekili, müvekkillerinin mirasbırakanı ...’ın 15/04/2012 tarihinde vefat ettiğini, müvekkillerinin mirası kayıtsız şartsız reddettiklerini beyan ederek mirası reddin tespitini istemiştir.
Mahkemece, mirasbırakanın son yerleşim adresinin bulunmadığı, nüfusa kayıtlı yerin ise Sinop ili, Ayancık ilçesi olduğu gerekçesi mahkemenin yetkisizliğine, talep ve istek halinde karar kesinleştiğinde dosyanın yetkili ve görevli Ayancık Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair karar verilmiştir.
Hükmü, talep eden vekili temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık, TMK'nın 605/1 maddesi uyarınca hasımsız olarak açılan mirasın gerçek reddine ilişkin iş bu davada yerel mahkemenin görevinin; isteğin süresinde olup olmadığı ve ret edenin mirasçılık sıfatının bulunup bulunmadığının tespiti ile süresinde başvuru ve usulüne uygun bir talep bulunduğu takdirde TMK. 609. maddede gösterilen usulde işlem yapmaktan ibarettir. Bilindiği üzere, mirasın kayıtsız şartsız reddine ilişkin beyan; bozucu yenilik doğurucu niteliktedir. Bu beyan Sulh Mahkemesine ulaşmakla sonuç doğurur.
Türk Medeni Kanununda, ret beyanının, "Mirasın açıldığı yer" sulh mahkemesine yapılacağına dair bir hüküm yoktur. (TMK. m. 609/1-2) Kanunun 609. maddesinin dördüncü fıkrasında, "Süresi içinde yapılmış ret beyanından" söz edildiğine göre; buradaki düzenleme, ret beyanının yapılacağı yer mahkemesini değil, bu beyanın tescil edileceği özel sicili tutmakla yetkili sulh mahkemesini belirtmektedir. Sicilin, mirasın açıldığı yer sulh mahkemesince tutulması doğaldır. Çünkü, üçüncü kişilerin, özellikle alacaklıların reddin mevcut olup olmadığını öğrenmek için ilk başvuracakları yer, mirasın açıldığı yerdeki sulh mahkemesince tutulan özel kütüktür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu da, "Mirasın kayıtsız şartsız reddine ilişkin beyanın tespit ve tescilini" çekişmesiz yargı işi kabul etmiş (m.382/2-c/7) ve kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, çekişmesiz yargı işleri için talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesini yetkili kılmıştır. (m.384) Türk Medeni Kanununda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre, bu Kanuna göre de, ret isteğinin tespit ve tescilinde, istekte bulunanın oturduğu yer mahkemesi yetkilidir. Bu mahkeme, mirasın reddi beyanını alır, tutanakla tespit edip özel kütüğüne yazılmasına karar verir. Şayet o yer mirasbırakanın yerleşim yeri değilse, bu kararı özel kütüğü tutmakla görevli mirasın açıldığı yer sulh mahkemesine gönderir. O yer sulh hukuk mahkemesi de özel kütüğe bu kararı yazar. O nedenle, mirasçının mirası kayıtsız şartsız reddettiğine ilişkin yazılı veya sözlü beyanını, oturduğu yer sulh mahkemesinde yapmasında "Yetki" bakımından bir yanlışlık bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince, mahkemece kendi ikametgahlarında mirasın gerçek reddini, talep edenlerin isteğinin süresinde olup olmadığı ve reddedenlerin mirasçılık sıfatının bulunup bulunmadığının tespiti ile süresinde başvuru ve usulüne uygun bir talep bulunduğunun anlaşılması halinde ret beyanının tespitine, ret beyanının özel kütüğe tescili için ise kararın bir örneğinin murisin son ikametgahı veya Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken belirtilen husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, 17/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Yayınlarımız, sizlere bilgi ve fayda sağlaması amacı ile tavsiye maksadında hazırlanmıştır. İşbu bilgi notu Türkiye Cumhuriyeti yasal düzenlemeleri esas alınarak takdir edilmiş olup, herhangi bir hukuki kesin geçerlilik içermemektedir.
Saygılarımızla,
Gençel Hukuk Bürosu
Av. Abdullahcan GENÇEL
Tüm hukuki süreçte uzman kadromuz ile yanınızdayız, aklınıza takılan tüm hukuki sorunlar hakkında bizimle iletişime geçebilirsiniz.
FAALİYET ALANLARIMIZ
Mesajınıza en kısa sürede Avukatlarımız tarafından dönüş sağlanacaktır.