İŞ KAZASI VE TAZMİNAT DAVASI
İş kazaları, sadece işçinin değil, tüm toplumun üzerinde derin izler bırakan, hayatları bir anda değiştiren olaylardır. İşyerinde meydana gelen bu beklenmedik durumlar, hem çalışanların hem de işverenlerin hayatını olumsuz etkileyebilmektedir. İş kazası temel olarak işçinin işverene ait işyerinde veya işveren hesabına yaptığı iş sırasında veya bu iş ile ilgili olarak meydana gelen ve vücut bütünlüğünde bozukluk veya sağlıkta bir bozukluk meydana getiren olay şeklinde tanımlanabilir. İş kazası sayılan ve tazminat talep edilebilecek durumlar 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 13. Maddesinde düzenlenmiş olup ilgili maddede İş Kazası;
şeklinde tanımlanmıştır.
Dolayısıyla bir işçinin iş yerinin sağladığı servis türevi taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında gerçekleşen kazalar, iş görme sırasında işçinin kaygan zemin sebebiyle düşmesi, iş görme sırasında işçinin üzerine rafın düşmesi, mola sırasında çocuğunu emziren kadının bir kaza geçirmesi ve benzeri birçok durum iş kazası sayılacaktır ve işçinin uğradığı zarardan dolayı tazminat hakkı gündeme gelecektir.
İş kazası, hem işçi hem de işveren için oldukça ciddi sonuçlar doğuran, beklenmedik bir olaydır. Bu nedenle, iş kazası durumunda doğru adımların atılması büyük önem taşımaktadır. İş kazasının gerçekleşmesiyle birlikte mümkünse kaza anında, mümkün değilse kaza sonrasında ancak gecikmeksizin kolluk birimlerine haber verilmelidir. İş kazasıyla ilgili delil tespit edebilecek her türlü şey tespit edilip korunmalıdır. Mevzuatımızda yer alan iş kazası bildirim sürelerine önem verilmeli ve yaşanan iş kazası, en geç üç iş günü içerisinde işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu'na(SGK) bildirilmelidir. İşveren tarafından iş kazası bildirim yükümlülüğünün ihlal edilmesi halinde SGK tarafından idari para cezasına karar verilmesine sebebiyet verecektir. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından işçi veya işveren tarafından yapılan başvuru üzerine olayın iş kazası olmadığı tespit edilmişse ya da SGK'ya bildirimde bulunulması gerekmesine rağmen bildirimde bulunulmamışsa, işçi tarafından yaşanan olayın iş kazası olduğunun tespiti istemiyle iş kazasının tespiti davası açmalıdır. Dolayısıyla İş kazası durumunda işveren, en kısa sürede durumu resmi mercilere bildirmek zorundadır. İşçi ise sağlık kuruluşlarına başvurarak öncelikle gerekli tedaviyi olmalı ve SGK'dan iş kazasına dair rapor talep etmelidir. Bununla birlikte diğer önem arz eden husus ise; kazanın iş kazası kapsamında olup olmadığı hususudur. İhtilaf halinde tazminat davasından önce iş kazasının tespiti davasının açılması önem arz etmektedir.
İş kazası durumunda, işçi veya yakınlarının haklarını korumak için hukuki süreçlerin başlatılması gerekmektedir. Bu süreçlerin ilk ve en önemli adımı ise iş kazasının tespiti davasıdır. İş kazasının tespiti, işçinin veya yakınlarının maddi ve manevi tazminat haklarını elde edebilmeleri için ön koşuldur. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), iş kazası bildirimi üzerine yaptığı inceleme sonucu olayı iş kazası olarak kabul etmeyebilir. Bu durumda, işçi veya yakınları iş kazasının tespiti için dava açmak zorunda kalır. Bu davada davalı taraf olarak hem SGK hem de işveren gösterilebilir ve temel olarak kazanın iş kazası kapsamında gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların sorumluluk oranlarının nasıl olduğunu belirlemek amacıyla açılır.
İş kazasının tespiti davası, iş kazası tazminat davasından bağımsız olarak görülür ve 10 yıllık bir zamanaşımı süresine tabidir. İş kazasının tespiti davasında, mahkeme SGK'nın raporu, tanık ifadeleri, bilirkişi raporları gibi delilleri değerlendirerek karar verir. Eğer iş kazası işçi lehine kabul görürse, işçi veya işçinin ölümü halinde ölenin hak sahibi olan yakınları SGK tarafından düzenli bir gelir bağlanır. Bağlanan gelirinin bir bölümü, bilirkişi hesaplamasıyla birlikte tazminat davasında kazanılan tazminattan indirilir.
şeklinde örneklenebilecek davalar açılabilmektedir.
İş kazası tazminat davaları, genel olarak iş mahkemelerinde görülür. Yetkili mahkeme, davalı gerçek ya da tüzel kişinin, davanın açıldığı tarihteki yerleşim yerleşim yeri mahkemesi yahut davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir. Ayrıca iş kazasının meydana geldiği yer mahkemesi de iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarına bakmaya özel yetkilidir.
Yayınlarımız, sizlere bilgi ve fayda sağlaması amacı ile tavsiye maksadında hazırlanmıştır. İşbu bilgi notu Türkiye Cumhuriyeti yasal düzenlemeleri esas alınarak takdir edilmiş olup, herhangi bir hukuki kesin geçerlilik içermemektedir.
Saygılarımızla,
Gençel Hukuk Bürosu
Av. Abdullahcan GENÇEL
Tüm hukuki süreçte uzman kadromuz ile yanınızdayız, aklınıza takılan tüm hukuki sorunlar hakkında bizimle iletişime geçebilirsiniz.
FAALİYET ALANLARIMIZ
Mesajınıza en kısa sürede Avukatlarımız tarafından dönüş sağlanacaktır.