HİZMET TESPİT DAVASI

HİZMET TESPİT DAVASI

 

Çalışma hayatında sıkça karşılaşılan bir sorun olan sigortasız işçi çalıştırma, işçilerin sosyal güvenlik haklarının açık ihlali ihlalidir. Bu durum, işçilerin emeklilik, işsizlik sigortası, sağlık sigortası gibi birçok haktan mahrum kalmasına sık sık sebep olmaktadır. Bu makalede, hizmet tespiti davasının ne olduğu, neden önemli olduğu, dava sürecinin nasıl işlediği ve işçilerin bu konuda nelere dikkat etmesi gerektiği detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

 

Hizmet Tespit Davasının Hukuki Temeli

 

Hizmet tespit davası sigortasız olarak çalıştıkları dönemin sigortalı hale getirmek isteyen işçilerin açtığı dava türüdür. Daha açık anlamıyla hizmet tespit davası, sigortalı olarak çalışması gereken bir işçinin, işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu’na eksik, yanlış ya da hiç bildirilmemesi durumunda, bu çalışma süresinin gerçeğe uygun şekilde tescil edilmesini amaçlayan bir dava türüdür.

 

Anayasamızda güvence altına alınan “Sosyal Güvenlik Hakkı” temelinde şekillenen bu dava, işçilerin çalışma hayatında elde ettikleri hakları koruma altına almayı hedefler. Kamu düzenine ilişkin bir dava niteliği taşıyan hizmet tespiti davaları, sigortasız çalıştırılan işçilerin sosyal güvenlik sistemine dahil edilerek hak kayıplarının önüne geçilmesini sağlar.

 

Sigortasız İşçi Kimdir?

 

  • Hizmet süreleri Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmeyen veya eksik bildirilen işçiler.
  • İşe giriş bildirimi SGK’ya geç yapılan işçiler.
  • Sigortası hiç yaptırılmayan işçiler.
  • İşyerinde kesintisiz çalışmasına rağmen kayıtlarda giriş-çıkış yapmış gibi gösterilen işçiler.

 

 

Sigortasız Çalıştırılan İşçi Hizmet Tespiti Davasında Ne Talep Edilebilir?

 

  • Eksik sigorta primlerinin tamamlanması,
  • Kurum’a bildirilmeyen hizmetlerin tespiti,
  • Kurum’a eksik bildirilen hizmet süresinin tespiti,
  • Gerçekte işçinin aynı yerde çalışmasına rağmen Kurum kayıtlarında giriş-çıkış yapılması sebebiyle eksik günlerin düzeltilmesi,
  • İşe girişi geç yapılan işçinin eksik hizmet süresinin tespiti

 

Bu dava esasında bir tespit davasıdır. Sigortasız çalıştırılan işçi çalıştığı dönemlere ait çalışma süresinin ve prime esas kazançlarının tespitini talep etmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında gerçeğe aykırı olan tüm bildirimlerin mahkeme nezdinde tespiti ile düzeltilmesi talep edilir.

 

Hizmet Tespit Davasının Önemi

 

Hizmet tespiti davaları, işçilerin haklarını koruma altına almak için kritik öneme sahiptir. Bu dava sayesinde işçiler;

 

  • Emeklilik: Emeklilik yaşına daha erken ulaşabilir veya daha yüksek emekli maaşı alabilir. 
  • İşsizlik sigortası: İşsiz kaldıklarında işsizlik maaşı alma hakkına sahip olabilir.
  • Sağlık sigortası: Sağlık hizmetlerinden daha kapsamlı bir şekilde yararlanabilir. 
  • İş kazası ve meslek hastalığı sigortası: İş kazası veya meslek hastalığı durumunda daha yüksek tazminat alabilir.

 

Hizmet tespit davasında arabulucuya başvurmak zorunlu mudur?

 

Hizmet tespiti davasında arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Doğrudan dava açabilirsiniz.

 

Hizmet Tespit Davası Hak Düşürücü Süre

 

Hizmet tespiti davaları, 5 yıllık hak düşürücü süreye tabidir. Bu süre, işçinin işten ayrıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Yani işçi, işten ayrıldıktan sonra 5 yıl içinde hizmet tespiti davası açabilir. Eğer dava bu süre içinde açılmışsa, mahkeme davayı kabul eder ve yargılama sürecine başlar. Ancak, 5 yıllık sürenin dolması halinde dava açma hakkı düşer.

 

Hizmet Tespiti Davalarında Görevli Mahkeme

 

Hizmet tespiti davalarına bakmaya görevli mahkeme İş Mahkemesi’dir. İş mahkemesinin olmadığı yerlerde İş Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi davaları yürütür.

 

Hizmet Tespit Davası Nasıl İspat Edilir?

 

Hizmet tespiti davalarında, işçi iddiasını ispat etmekle yükümldür. Bu kapsamda tanık beyanları, maaş bordroları, yazışmalar, servis kayıtları, banka hesap hareketleri, belgeler ve diğer kayıtlar delil olarak kullanılabilir. Delillerle ilgili herhangi bir sınırlama bulunmamakla birlikte, mahkeme işçinin iddialarını re’sen araştırır ve ilgili kurumlardan bilgi toplar. Toplanan delillerin ışığında bir karar verilir.

 

Hizmet Tespiti Davası Tarafları

 

Hizmet tespiti davasında davacı işçidir, davalı ise işverendir. Bununla birlikte, dava Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları ile doğrudan ilgili olduğundan mahkeme, Kurumu davaya fer’i müdahil olarak dahil eder.

 

Hizmet Tespit Davasının Sonuçları

 

Hizmet tespiti davası sonucunda mahkeme, işçinin iddiasını kabul ederse, işvereni eksik veya hiç bildirmediği hizmet sürelerini sosyal güvenlik kurumuna bildirmeye mahkum eder. Bu karar, işçinin emeklilik yaşı, emekli maaşı ve diğer sosyal haklarının yeniden hesaplanması anlamına gelir.

 

Hizmet Tespit Davasına İlişkin Yargıtay Kararları

 

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 05.11.2015 tarihli ve 2015/14589 E., 2015/19669 K. sayılı kararı

 

Davacı, sigortalılık süresinin 15/03/2002 tarihinden başladığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

 

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

 

Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

 

KARAR

 

Dava, davacının davalı işverene ait işyerinde 15.03.2002-25.06.2008 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı iddiasıyla davalı kuruma bildirilmeyen sürelerin tespiti istemine ilişkindir.

 

Dairemizin eksik araştırmaya yönelik bozma ilamına uyularak mahkemece, hükümde yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.

 

Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispat edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.

 

Gerçekten; sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak sigortalılıktan söz edilemez.

 

Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30/06/1999 gün 1999/21-549-555- 03/11/2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. 

 

Somut olayda, davacının 25.06.2009 tarihli denetim sonucu sigortasız çalıştığı tespit edildiğinden re'sen 25.06.2008 tarihinden denetim tarihi olan 25.06.2009 tarihine kadar davalıya ait 1139439 sigorta sicil sayılı çay ocağı işyerinde çalıştığının tespit edildiği, işyerinin de yine bu denetim sonucu re'sen Kanun Kapsamına alındığı, denetim sırasında dinlenen işveren davacının 5-6 yıldır sigortasız çalıştığını, maddi imkansızlık nedeniyle sigortasını yaptıramadığını beyan ettiği, davalının 15.08.2003 tarihinden itibaren çay ocağı işletmeciliğinden vergi kaydının bulunduğu, dinlenen komşu işyeri tanıklarının davacının tespit istenen süredeki çalışmasını doğruladığı, zabıta araştırması sonucu da davacının bu sürede davalı işyerinde çalıştığının tespit edildiği gözönünde tutulmadan davanın kabulü yerine reddi isabetsiz olmuştur.

 

Yapılacak iş, dava içeriği itibariyle hizmet tespitine yönelik olduğundan işverene husumetin yöneltilmesini sağlamak, davacının Kurum müfettişlerince sigortasız çalıştığının tespit edildiği, kamu tanıklarının da çalışmasını doğruladığı anlaşılmakla 15.08.2003-24.06.2008 tarihleri arasında davalı işyerinde sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

 

O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

 

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, 12.03.2018 tarihli ve 2017/6495 E., 2018/1992 K. sayılı kararı

 

Dava, sigortalılığın iptaline yönelik Kurum işleminin iptali ile hizmet tespiti istemine ilişkindir.

 

Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.

 

Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

 

Davacı vekili, davacının 13.03.2012-26.07.2012 arasındaki çalışmaların davalı Kurumca yapılan bir teftiş neticesinde düzenlenen müfettiş raporuna göre; çalıştığı işyerindeki sigortalılığının iptal edildiğini, oysa davacının bu işyerinde fiili olarak çalıştığını, Kurumun, sigortalılığın iptali işleminin iptali ile davacının, 13.03.2012-26.07.2012 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar Dairemiz 13.10.2015 tarih ve E.2015/11669, K.2015/16697 sayılı kararıyla bozulmuş olup bozma ilamında "Dava konusu somut olayda; sigortalılığın iptal edildiği tarihte davalı işyerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, çalışma olgusunun gerçekliği yöntemince araştırılmalı, işyeri ile aynı çevrede iş yapan başka işverenler veya bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolu kişiler, komşu işyeri tanıkları re’sen saptanarak dinlenilmeli, iptal edilen tarih itibariyle davacının çalıştığı işyerinin iş alıp almadığı, bordro tanığının beyanında davacının işyerine malzeme alım satım işiyle uğraştığını beyan etmesi nedeniyle davacıyla ilgili işveren nezdinde davacının çalışmaları ile ilgili belgeler olup olmadığı araştırılmalı böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak eylemli çalışma olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği tüm açıklığıyla belirlenmeli, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir." şeklinde detaylı ve yol gösterici açıklama yapılarak karar bozulmuştur.

 

Bozma ilamına uyulmasına rağmen bozmanın gerekleri mahkemece tam olarak yerine getirilmemiştir. Mahkemece bozma ilamından sonra yapılan zabıta araştırmasında 2002 yılında işyerine komşu işyerinin olmadığının bildirildiği, tanık olarak dinlenen ... ile ...'in sigortasız çalıştıklarını iddia ederek davacıyı tanımadıklarını beyan ettikleri, bordro tanığı olarak dinlenen ...'nın ise sigortalı değil işveren olduğu ve beyanında davacının yanında 6 ay çalışması bulunduğunu ve inşaat malzemelerini teslim almakla görevli olduğunu, teslim esnasında imzaları genellikle kendisinin attığını, davacının imzalarının bulunduğu belgeleri o dönemki muhasebecisinin değişmesi nedeniyle temin edemediğini, bilgisi dışında işyerinde sigortalı olarak gösterilen kişilerin sigortalılığının iptali istemiyle davalı kuruma yaptığı başvuruda yanında çalışan işçileri belirttiği listede davacının adını sehven yazmadığını belirttiği, bordro tanığı olarak dinlenen ... ve ...'nın ise söz konusu başvuru sonrasında sigortalılığı iptal edilen kişilerden oldukları ve davacıyı da tanımadıkları anlaşılmakla bozma sonrasında yapılan araştırma ile eylemli çalışma olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin tam anlamıyla ortaya konulamadığı ortadadır.

 

Mahkemece, davalı işyerinin 2012 yılının 3. ve 6. aylarına ilişkin bordrolarından belirlenen sigortalılığı iptal edilmemiş olan bordro tanıklarının bilgi ve görgülerine başvurulmalı, çalışmanın varlığı ve niteliği yöntemince araştırılmalı ve toplanan tüm kanıtlar yeniden değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.

 

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde ve özellikle sadece dava dışı işveren ...'nın beyanları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup hizmet tespiti istemli davada usulünce yapılacak araştırma sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

 

O halde, davalı Kurum vekilinin, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

 

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 03.11.2014 tarihli ve 2014/9313 E., 2014/20041 K. sayılı kararı

 

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:

 

Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait kuaför salonunda 01/06/2009-07/03/2011 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ve fazla çalışma alacaklarının tahsilini talep etmiştir.

 

Davalı davacının müvekkili nezdinde çalışması bulunmadığını, müvekkilinin 2010 yılı başında vergi levhası aldığını, davacının başka bir kuaför salonunda çalışması olduğunu, davacının arkadaşı ve müvekkilinin çalışanı olan Kazım Aslan'ın ricası ile ara ara toplamda 2 ay olmak üzere müvekkili işyerinde staj yaptığını, haksız menfaat sağlamak için iş bu davayı açtığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

 

Mahkemece davacının çalışmasının sigortasız olduğu, öncelikle çalışmanın varlığının kanıtlanması için hizmet tespiti davası açılması, hizmetin varlığı kanıtlandıktan sonra alacaklar yönünden araştırma yapılması gerektiği, davacı tarafa hizmet tespit davası açması yönünden süre verilmesine rağmen dava açmadığı, dava ispatlanamamış olmakla davanın reddine karar verilmiştir.

 

Davacı işçi alacaklarının tahsili davası açmıştır. Hiç kimse hizmet tespiti davası açmaya zorlanamaz. Hizmet tespiti davası sosyal güvenlik hakkını ilgilendirir. Bir kişinin işçi sayılması için mutlak surette SSK'lı çalışması gerekmez. Kaldı ki, davacı tanıklarının davacının davalı yanında çalıştığı süre ile çalışma gün ve saatlerine ilişkin somut bilgiler verdikleri görülmektedir. Bu nedenlerle açılan davanın toplanan delillere göre esastan değerlendirilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle reddi hatalı olup bozma nedenidir.

 

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 03.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

Yayınlarımız, sizlere bilgi ve fayda sağlaması amacı ile tavsiye maksadında hazırlanmıştır. İşbu bilgi notu Türkiye Cumhuriyeti yasal düzenlemeleri esas alınarak takdir edilmiş olup, herhangi bir hukuki kesin geçerlilik içermemektedir.

 

Saygılarımızla,

 

Gençel Hukuk Bürosu

Av. Abdullahcan GENÇEL

Size Yardımcı Olabilir Miyiz?

Tüm hukuki süreçte uzman kadromuz ile yanınızdayız, aklınıza takılan tüm hukuki sorunlar hakkında bizimle iletişime geçebilirsiniz.

FAALİYET ALANLARIMIZ

İLETİŞİM

Mesajınıza en kısa sürede Avukatlarımız tarafından dönüş sağlanacaktır.

İsim *
Telefon Numarası *
Mesaj *
EK

Maksimum dosya boyutu (Mb): 4